Almanya

Published on Haziran 21st, 2020

0

Devrimci Lilo Herrmann anıtı önünde anıldı

Liselotte Herrmann, ölümünün 82. yıldönümünde dün Stuttgart’ta anıldı.

Gül Güzel (Stuttgart)

Almanya’nın ünlü direnişçi savaşçısı, 20 Haziran 1938’de hayatını kaybeden Lilo Herrmann’ın anısına, 82. ölüm yıldönümü nedeniyle dün Stuttgart’ta saat 12.00 -13.00 arası bir miting düzenlendi. Dünkü miting Lilo Herrmann’ın öğrencisi olduğu Üniversite parkındaki anıt taşının olduğu  Keplerstraße’de yapıldı.

Yapılan anmada, çok sayıda el ilanları dağıtılarak, Lilo Herrmann hakında bilgilendirme yapıldı. Açılan pankartlar eşliğinde anıta karanfilller bırakılırken, getirilen mumlar da anıtın önünde yakıldı.

Okunan bildiri ile, ‘’Anma kültürü sadece yılda bir gün değil, aynı zamanda politik eylemlerimizde de hep bizimle birlikte olmalıdır.

Sadece Lilo’yu ve onun kavgasını hatırlamak istemiyoruz, aynı zamanda devam etmek istiyoruz. Anti-faşist tarihi görünür kılmak önemlidir!

Yaşadığımız süreçler bize, ırkçılık ve faşizmin ölümcül olduğunu defalarca göstermiştir.

Özellikle mevcut yasal gelişmelerde, Lilo Herrmann’ın cesur eylemleri, olumsuz koşullara rağmen mücadelemizin devam etmesi gerektiğini göstermektedir.

Lilo’yu yalnız hatırlamak değil, onun gibi kavga etmek demektir!’’ denildi.

Miting, Aktionsbündnis 8. März Stuttgart, Antifaschistisches Aktionsbündnis Stuttgart und Region, DKP Stuttgart ve Linkes Zentrum Lilo Herrmann tarafından ortak düzenlendi.

Liselotte Herrmann’a dair

Genç yaşında Alman faşizmine karşı komünist bir direniş savaşçısıydı ve diğerlerinin yanı sıra Stuttgart’ta da aktifti. Erken yaşta komünist gençlik gruplarında yer aldı ve 1931’de Alman Komünist Partisi’ne (KPD) katıldı.

Stuttgart Teknik Üniversitesi’nde önce kimya, ardından Berlin’de biyoloji okudu. Siyasi çalışmaları ndan dolayı 110 üniversite öğrencisiyle birlikte sevk edildi.

Oğlu Walter 1934’te doğdu, ama babası, Stuttgart KPD yetkilisi olan Fritz Rau’yu asla tanıyamadı. Çünkü Gestapo babasını 1933’te hapishanede öldürdü.

Lilo, anti-faşist direnişte yeraltında savaşmaya devam ettiği Stuttgart’a geri döndü ve çalışmalarını sürdürdü. Örneğin Nazi silahlanma projeleri hakkında önemli bilgileri İsviçre’deki komünistlere aktardı.

Aralık 1935’te tutuklandı ve tutuksuz yargılanmaya devam etti. Çok sayıda sorguya ve zor cezaevi koşullarına rağmen, yoldaşlarını korudu ve faşistlere hiçbir bilgi vermedi.

Liselotte Herrmann, 20 Haziran 1938’de idam edildi.

Kısaca Antifa’ya dair

Antifaşist Hareket, ilk olarak kömür iskelesinde çalışmış, ‘geniş omuzlu’ bir Alman dok işçisi tarafından telaffuz edilmiştir. Bu kişi Almanya işçi sınıfının yetiştirdiği en büyük komünist önderlerden biri olan Ernst Thalmann’dır. Kendisi, kurucusu olduğu Antifaşist Hareketini şöyle tanımlar: “Faşizme karşı mücadeleye azimli bütün işçilerin toplanacağı bir havuz.”

Kimileri için sadece ‘basit bir işçi’ olan Thalmann, hapishanedeyken bile Nazilerin korkusu olacak kadar büyük bir liderdir. Onun gücü, sadece seçimlerde aldığı milyonlarca oydan gelmez; siyasetin güvenli limanlarından ötelere açılıp, en şiddetli fırtınalara göğüs gerebilen bir lider olmasından da gelir. Böylece içinden geldiği işçi sınıfı için özel bir yer kazanmıştır. Öyle ki Hitler, 1933’de tutukladıkları Thalmann’ı, savaşın ancak son dönemlerinde öldürmeye cesaret edebilir. Toplama kampında katledilen işçi önderinin bedeni apar topar yakılır ve ‘Müttefik bombardımanında öldü’ denir. Thalmann’ın katledilişi neredeyse 80 yıl oluyor. Fakat yarattığı Antifa’nın bayrağı bugün dünyada, özellikle Batı metropollerinde dalgalanmaya devam ediyor.

Antifaşist Hareket (Antifaschistishe Aktion), Thalmann’ın liderliğindeki Almanya Komünist Partisi (KPD) tarafından 1932 yılında kurulur. Parti, o dönemki siyasi konumlanmalar gereği kendini ‘Almanya’daki tek anti-faşist odak’ olarak tanımlar, nitekim sosyal demokratlarla (SPD) aralarındaki mesafe enikonu açılmıştır. Öyle ki SPD, Antifaşist Hareket’e katılmayı reddeder ve KPD tarafından ‘sosyal faşist’ olarak tanımlanır. Sosyal demokratlara göre ekonomik buhranın bitirilmesi, faşizm belasını da kendiliğinden sonlandıracaktır. Bu nedenle kendince uçlara, aşırılığa kayışa karşı çıkan SPD, yüzünü orta sınıflara doğru döner.

Berlin filarmoni orkestrasının konser salonunda kongresini düzenleyen Antifaşist Hareket’in astığı pankartlar dönemin SPD-KPD çatışmasını da gözler önüne seriyor. Solda, “SPD budur” yazılı pankartta Naziler bir işçiyi döverken sosyal demokratlar polisin kendilerini engellemesinden dolayı korkakça bu sahneye seyirci kalır. “KPD budur” yazılı pankarttaysa ellerinde Antifaşist Hareket bayrağıyla burjuvaları, askerleri kovalayan güçlü işçiler vardır. Dünyanın dört bir yanında kullanılan Antifa logosu, KPD ile ilişkili Devrimci Görsel Sanatçılar Derneği tarafından tasarlanmıştır.

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑