Seçtiklerimiz

Published on Mayıs 6th, 2020

0

Karşıyaka’nın 3 Gülü: Deniz, Yusuf, İnan – Hilmi Toy

Bugün 6 Mayıs. 1972 Yılı 6 Mayıs günü. 48 yıl öncesi yani. Hatta ne dün, ne de yarın diyebileceğimiz bir gün, Bugün, yani 6 Mayıs.


Sevgili yazar ve şair Adil Okay’ın “Karartmalara/ kapatmalara/ tutuklamalara inat/ Deniz olunmalı” dediği günün adı. Evet, kavgalarda Deniz olunmalı.

6 Mayıs Şafağı, “Sağ yanım Çürüyor, Sol yanım diri” deyip, bir yanımızın Denizlerle çalkanır olduğu bir gün. Ne büyük, ne kederli bir rastlantı değil mi? Bizler hep şafakta asılır, şafak vakitleri doğarız. Çünkü “yeniden doğarız ölümlerde!”.

48 Yıldır Bedenleri dar-ağacında, eylemci fikirleri bizde kaldı o gün bugündür. “Deniz, Yusuf, İnan Mücadeleye Devam!” şiarı kulaktan kulağa, dilden dile, yürekten yüreğe hep ses oldu, güç oldu, verilmiş söz oldu o gün bugündür.

Deniz’lerin idam kararının Mecliste onaylanmaması, idamların engellenmesi için Türkiye’de Yaşar Kemal, Onat Kutlar, Adnan Özyalçıner, Şükran Kurdakul, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin gibi aydın, yazar, şairler ve Metin Kurt, Metin Oktay gibi sporcuların açtığı imza kampanyası sonuç vermez. Deniz’lerin idamını engellemek için Türkiye’de ilk kez Uçak kaçırılır, Bulgaristan’a iner. Mahir’lerin Kızıldere de son bulan eylem girişimi de idamların durdurulmasını başaramaz. 12 Mart 71 Cuntası ve onun siyasetteki temsilcileri olan Demirel öncülüğündeki gerici, faşist ittifakı idamlarda ısrarcıdırlar. Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun idam rövanşını almak kararlılığı ve devrim – devrimci düşmanlığı ile Deniz’lerin idamını dayatıyorlar.

O dönem Mecliste Adalet Partisi (AP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Millet Partisi (MP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Yeni Türkiye Partisi (YTP), Güven Partisi (GP) ve Bağımsızlar var. Deniz’lerin idam kararı 450 Milletvekili olan TBMM’ye geldiğinde 323 Milletvekili oy kullanmış, bunlardan 273 ‘Evet’, 48 ‘Hayır’, 118 Kişi oy kullanmayan, 2 kişi de ‘Çekimser’ oy vererek onaylanmıştır. 67 Milletvekili ise Meclisteki idam görüşmesine hiç katılmamıştır. Adalet Partisi Genel Başkanı Demirel’in “Üçe Üç” tezahüratları arasında faşist bir intikam ve kinle idam kararı onaylanır. O dönem 144 CHP Milletvekili var ve CHP’lilerden de 28 Milletvekili idam için ‘Evet’ oyu vermişlerdir. Antep Milletvekili Ali İhsan Göğüş, Adana Milletvekili Kemal Satır, bunlardan bazılarıdır. O dönem Konya Bağımsız Milletvekili olan Necmettin Erbakan ile Millet Partisi Genel Başkanı Osman Bölükbaşı oylamaya katılmamıştır. Tersinden Sivas Milletvekili olan Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Timisi ve A. Durakoğlu da oylama sırasında oylamaya katılmamıştır. İdama hayır oyu verme cesaretini bile gösterememiştir.

Meclisten çıkan idam kararının onayı ile 6 Mayıs şafağında açmaya durdu darağacında 3 fidan, 3 kırmızı gül. Bugün 6 Mayıs, yangın yeri yüreklerimiz. 48 yıl geçti üzerinden, ama dinmedi ateşi kavganın. Sürüyor bu kavga ve sürecek, yeryüzü darağaçlarından kurtuluncaya, “yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek”. Bugün 6 Mayıs. Günlerden Deniz günü, Yusuf günü, Hüseyin günü.

Deniz’lerin ardından “MARE NOSTRUM
En uzun koşuysa elbet Türkiyede de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!” der Can Yücel.

Karşıyaka’nın 3 gülü, Deniz, Yusuf, Hüseyin olarak açıyorlar, açmaya devam ediyorlar kavgamızın renginde… Deniz gülü, Yusuf gülü, Hüseyin gülü kokuyor Mayıs. Mayıs İbo korukyor, Sinan, Kadir, Alpaslan Özdoğan kokuyor baştan başa, an an, gün gün…

48 yıl önce olduğu gibi Deniz’leri andığımız bu günde, Onları İlk sözleri ile Son Sözleri arasında yaşadıkları süreç içinde ve bütünlüklü olarak değerlendirmek gerekir. Yola çıkarken ilk sözleri harekete geçirse de onları, son sözleri ulaştıkları son düzeydir. Son sözleri yaşamlarının ve mücadelelerinin vardığı doruktur. Onlara esas olarak buradan bakmak gerekir. Bugün Deniz’leri siyasal kesimlerin bir çoğu sahiplenmeye çalışıyor. Elbette bu önemli ve anlamlı. Ancak Deniz’leri amaç ve eylemlerinden soyutlayarak sahiplenmek tehlikelidir. Onların 19 Mayıs’ta Samsun’dan başlattıkları “bağımsızlık” yürüyüşü ile, mahkemede 61 Anayasasını savunma çizgisinde sahiplenmek onlara yapılan en büyük haksızlık olup faşizme karşı mücadelelerinin içini boşaltmak, devrimle düzeni değiştirme eylem ve amaçlarını görmezden gelmenin ötesinde inkar etmektir. İdamların engellenmesi için ciddi bir çaba içinde olmayan CHP, idama karşı ‘parti grup kararı’ bile almamış, 12 Mart Cuntası’nın 5’li Milli Güvenlik Kurulu üyesinden Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur sonrasında CHP de aktif siyaset yapmaya devam etmiştir. CHP’nin darbe ve darbecilerle ilişkileri bakımından önemli bir ayrıntıdır. Bu günde CHP’lilerden kimi Kemalist kesime, Aydınlık – Doğu Perinçek şurekası, kimi liberal kesimler Deniz’leri sahiplenmek adına onları devrimci kimliğinden, eyleminden, özünden koparmaya çalışıp gerici bir yanılsama yaratmaktadırlar. Deniz’leri savunmak, sahiplenmek bu gerici yanılsama ve tehlikeye karşı da mücadele etmeyi bir görev ve sorumluluk olarak devrimcilerin, sosyalistlerin omzuna yüklemektedir.

71 devrimci hareketinin önder güçlerinden biri olan Deniz’lerin programatik görüşleri belirgin değildir. THKO önderlerinden Hüseyin İnan’ın kaleme aldığı “Türkiye Devriminin Yolu” tezi olsa da gerçek durum bu. Ancak, Deniz’lerin mücadele içinde diyalektik gelişimi ve dönüşümü sürekliliğini devam ettirir. Onların darağacındaki son sözleri bu gelişim ve dönüşümlerinin manifestosudur. İnkarcıların inkar ede geldikleri bu manifestodur. Darağacında “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!, Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Mücadele Birliği! Yaşasın işçiler ve köylüler! Yaşasın Marksizm Leninizmin Yüce İdeolojisi! Kahrolsun faşizm! Kahrolsun Emperyalizm! Yaşasın Mücadelemiz! Yaşasın Devrimciler!” onların son sözleridir. Deniz’leri Deniz yapan esas olarak bu eylemsel bıraktıkları sözdür. Yaşamlarının son nefesine kadar ideallerine bağlı kalır, eylemlerinden asla pişmanlık duymamalarıdır. Bunu görmezden gelerek, inkar ederek Deniz’lere sahip çıkılamaz.

Deniz’lerin ardından onları anlatan çokça yazılar, kitaplar yayınlandı. İlk ve en önemlisi Nihat Behram’ın ‘Darağacında Üç Fidan’, sonra Erdal Öz’ün ‘Gülünün Soluduğu Akşam’, Turhan Feyizoğlu’nun ‘Deniz’, en son ve değerlilerinden biri de Mustafa Öner’in ‘Bizim Deniz’ kitapları belli başlı olanlardır. Deniz’leri tanımak, bilmek, öğrenmek için okunması gereken kitaplar bunlar.

Bizim Deniz, Bizle Gezmiş, bizle gezmeye devam eder. Bizim Deniz, bizle yaşar, bizle yaşamaya devam eder. 71 sıcağında, canım Nurhak dağında yanar yüreği. 72 Mart’ında Kızıldere’de Mahir’lerle tutuşur gecesi. 73 Mayıs, Mayıs’ın 18’inde Amed işkence hanelerinde İbo’da dirençtir, direniştir ve kırmızıgül buz içindedir. Denizcedir yüreği İbo’nun. Anıları yaşam ağacımızın dallarında çiçeklenir, açar açmaz denilen yedi veren kızıl güller. Açar dört mevsim, geceyi gündüz, gündüzü gece eyler… Şair Tahsin Saraç’ın dizeleriyle “İnanç bir deliçay ki yeşertir bir gün çölü.
Karşıyakanın üç gülü
Yürek dalıma gömülü
Karşıyakanın üç gülü
Tüm kançiçekleriyle
Göz pınarıma gömülü”.

Selam Karşıyaka’ya, Selam Karşıyakalılardan hak edenlere… Hep bizimlesiniz, daima sizinleyiz. Anılarınız beynimizde bilinç, yolumuzu aydınlatan ışıktır.

(simurg-news)

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑