Makaleler

Published on Ekim 23rd, 2022

0

Osmanlı gerçeği ve Saray’dan çıkan ölüm fermanları… | Erdal Boyoğlu


Milliyetçiler ve İslamcılar; Osmanlı’nın kendi iç hesaplaşmasını inkar ettiği gibi, Osmanlı’nın tarihiyle ne yüzleşti ne de hesaplaştı. Harem’de yaşanan zevki alemler onların ayrıcalıkları olarak gördüler. Üstüne üstlük bu ayrıcalıklı yaşamı Allah’ın bir lütfu saydılar. Halkların yoksul aç ve sefil olmasını görmediler. Saray entirikaların da baba oğulu, oğul babayı, kardeş kardeşi öldürmelerine inanmadılar. Savaştan savaşa koşturulan insanlar, Osmanlı’nın 600 yıllık saltanatın da yoksul ve aç kaldılar.

 Türk milliyetçileri ve dinciler, padişahların yaptığı vahşetleri ve kendi çocuklarının , kardeşlerinin  katillikleri görmek ve inanmak istemiyorlar. Padişahların portreleri duvarları süslemeye devam ediyor. (Hatta Yavuz Sultan Selim diyerek Şah İsmail’in küpeli resmini bile asıyorlar. Kaynak; Mehmet Bayrak)

    Osmanlı`nın yaptığı tüm kötülüklere rağmen  resmi ideolojiyle bağımlılıkları  devam ediyor. İlkokuldan başlayan eğitimle beyinler yıkanmaya devam ediyor. Resmi tarihin kitapları padişahların şanlı kahramanlıklarından, adaletinden bahsetmeye devam ediyor.

    Peki, ‘şanlı mirasları’yla övünülen ve aynı zamanda Hilafet makamının da temsilcisi durumunda olan Osmanlı padişahları örnek alınması gereken ‘kahramanlar’ mıydı, yoksa…?

    Devşirme asıllı devlet adamlarının Anadolu halkına uyguladığı baskılarmıydı?.

    Vergi toplamada adaletsiz davranmasımıydı?

    Kadı ve sancak beylerinin baskıcı ve aykırı davranarak halkı zor duruma düşürmeleriymiydi?.

    III. Murat döneminden itibaren kapıkulu ocaklarına kanunlara aykırı asker alınarak sayılarının artırılmasımıydı?

    Coğrafi Keşiflerle zenginleşen ve ekonomilerini güçlendiren Avrupa devletleri, Rönesans ve Reform hareketleriyle düşünce ve bilim hayatında önemli atılımlar yapmasıymıydı?.

    Osmanlı, teknolojik ve bilimsel gelişmelere ayak uyduramamış olmasımıydı?

    Bilimsel ve Teknolojik olarak Avrupa’nın gerisinde kalmasımıydı?.

    Eğitim sisteminin temelini oluşturan medreselerin çağın gerisinde kalmasımıydı ve Avrupa’da eğitim alanında meydana gelen yeniliklerin takip edilmemesimiydi?

    Eğitim görmemiş pek çok kişiye ilmi rütbeler verilmesimiydi?

    Osmanlı saraylarında dönen dolaplar ve izlediği yol-yöntem türk milliyetçileri ve dincileri ilgilendirmiyor. Osmanlı’nın devraldığı tarihsel gelenek barbarlık mirasından geliyordu. Resmi tarihçilerin ‘genişleme’ dedikleri Osmanlı tarafından halkların kırımı anlamına gelmekteydi.

    Bu hesaplaşma ve yüzleşme yapılmadığı için resmi tarihin yalanları devam ediyor.

    Osmanlı’nın 600 yıllık saltanatında eceliyle ölen Osmanlı padişahın’ın, sadrazam’ın, şehzade’nin hemen hemen olmadığını yazsam, ‘şanlı geleneğe’ haksızlık mı? yoksa ışık mı? tutarım.

Osmanlı Devleti Orta Avrupa’daki egemenliğini kaybetmesimiydi?

Avrupa devletleri, askeri bakımdan üstünlüklerinin ortaya çıkarmasıymı dı?.

Avrupa’da meydana gelen harp teknolojisindeki gelişmelerin takip edilmemesimiydi?

Üretim faaliyetleri yerine vergiye bağlı ilişkiler olduğundan, ekonominin düzensiz olmasımıydı?.

Haraca ve zorbalığa bağlı Vergiler toplanamamış ve devletin gelirlerinin azalmasımıydı?.

“Coğrafi  işgallerin ” etkisiyle ticaret yollarının yön değiştirmesi ve gümrük gelirlerinin büyük ölçüde azalmasımıydı?

    Avusturya ve İran ile yapılan savaşların yüklü harcamalara yol açmasımıydı?

    İhracatın azalması, ithalatın artması ve kapitülasyonların giderek Avrupalı devletlerin sömürü aracı haline gelmesimiydi?

    Sömürgelerden Ayrupa’ya yüklü miktarda altın ve gümüşün gelmesi, bu madenlerin bir miktarının Osmanlı topraklarına girmesi ve paranın değerini düşürerek enflasyonu artırmasımıydı?

    Vergilerin yükseltilmesi üzerine köylerde yaşayan insanların vergilerini ödeyemeyerek tarımsal üretimi bırakmalarımıydı?

    Saray masraflarının artması gibi nedenlermiydi?

    Köyden şehre göçler sonucu üretim azalmısımıydı?

    Fazladan asker alımı ile askeri masrafların artmasımıydı?.

    Önemli makamların liyakata bakılmadan rüşvet ve iltimas yoluyla dağıtılmasımıydı?

    Halkın devlete olan güveninin azalmasımıydı?

    Fetih ve talan Osmanlılar için tarihsel bir gelenekti. İslamiyet ise siyasal bir kılıf oldu. İslam’daki bazı Kur’an ayetleri fetihlere meşru bir zemin hazırlamıştır. Osmanlı orduları fetihlere giderken İslam adına kılıç kuşanıyordu. Osmanlı’nın fetih kılıcı İslamın kılıcıydı. Osmanlı padişahları mükafat vermeyi ahirete bırakmayıp, cephelerde savaş kazanan gazilerini para ve rütbelerle ödüllendiriyordu.

    Yaşananlar, vicdana sorulduğunda tüm bu barbarlıklar bir nebze olsun sorgulanır.

    OSMANLI SARAYI; BABA-OĞUL, ABİ-KARDEŞ’İN ÖLÜM FERMAN YERİMİYDİ !…

    Osmanlı Devletinde öyle bir gelenek başlıyor ki, devlete bağlılık adeta kardeş kanı dökmekle sınanıyor. Kim ne kadar kardeş boğazlarsa o kadar devlete bağlı olduğunu ispatlıyordu.

    Osmanlı’da saray entrikacılığı her dönem var oldu. ve çok yoğun yaşandı. Osmanlı Devletinde padişahlık yapmış 36 padişah’dan13’ü Şeyhülislamın fetvası ile tahtan indirildi. Osmanlı’daki saray entrikacılığının yoğun olması, Osmanlı’da tek bir kültüre dayalı bir yapıyı kuramadığındandır. Osmanlı, kayı boyu kültüründen aldığı Şamanizm gelenekleri var olsa da, İslamı kabul etmelerinden sonra şeriat hükümlerini esas aldı. Anadolu’ya yerleştiklerinde Bizans devlet mirasından beslenen bir sistem de devalmıştı. Osmanlı, İslama paralel feodal kültürel bir yapı oluşturmuştu.

    Kısacası Osmanlı, üzerine oturduğu tarihsel, kültürel miras; Orta Asya gelenekleri, Bizans devlet müesseseleri ve şeriat hükümleri Osmanlı’nın karmakarışık entrikaları olmuştur. ”Devlet baba” kültürü ile tahta oturan Osmanoğulları’na Saray’da öğretilen çok önemli ilke vardır. ”Ya devlet başa ya kuzgun leşe” Bu bakımdan Osmanlı padişahları arasında III Selim dönemi sorgulayıcı derslerle doludur. 1789 Fransa’da burjuva devriminin olması III Selim’ derinden etkilemiştir. Fransız devrimi tüm Avrupa’yı sardığı gibi Osmanlı’yı da derinden sarstı. Osmanlı gibi despot ve barbar bir imparatorluğu da etkiledi. III Selim Batı devletlerine özenip bir dizi reform yapmak istedi. Adını da yeni düzen anlamına gelen Nizam-ı Cedid koydu. Ama yenilenmeye karşı çıkan İslamcılar tarafından adı ”gavur padişah” ilan edildi. Reform yapamadan tasfiye edildi.

    Fatih Sultan Mehmet’in o ünlü ‘Kanunname’siyle “devletin bekası için” baba-oğul, abi-kardeş, amca vs. yakınları ve akrabaları öldürme hakkını yasallaştırması nasıl açıklanabilinir?.

    Osmanlı’nın 600 yıllık saltanatı ve saray’larda yaşananları sadece kendi ailelerine yaptıkları ve ‘şanlı miras’ hakkında açıklayıcı değil mi?.Osmanlı imparatorluğu’n da Otman Bey’le başlayan öldürmeler…Osmanlı devletinin kurucusu Otman bey ‘Osman’ Bey’le birlikte aile içi cinayetler serisi başladı. Otman Bey, öz amcası Dündar Bey’i kendi elleriyle boğarak öldürdü ve cesedini ibreti alem için sergiledi.

    I.Murat, babadan oğula geçen saltanat geleneğini bozarak, padişah olması gereken ağabeyi Halil’i öldürüp tahta geçti. Tahta geçtikten sonra diğer kardeşi İbrahim’i de tahtı için öldürttü. Kardeşlerden sonra öz oğlu Savcı Bey’i öldürüp cesedini şehrin merkezine astı.

    Yıldırım Beyazıt’ın tahta geçtikten sonra kardeşlerini vahşice boğazlamak oldu. Yıldırım Beyazıt, Timur Renge esir düşünce onun yerine geçen oğlu Celebi Mehmet, kardeşi İsa’yı boğdurttu.

    II.Murat tahta geçince, o da cinayet geleneğini sürdürdü ve kardeşi Mustafa’yı öldürttüp diğer kardeşlerinin gözlerine ‘mil’ çektirdi. Amcası Mustafa’yı kendi elleriyle öldürdükten sonra ibret olsun diye cesedini Edirne surlarına astırdı. Ayrıca bir ferman yayınlayarak ahaliyi amcasının cesedini izlemeye zorladı. Ceseti asıldığı yerde çürütüldü.

    İstanbul’un ‘fetihi’ işgaliyle ünlü Fatih Sultan Mehmet bebek katilliği yaptı.Daha 1 yaşına girmemiş kardeşi Ahmet’i biat töreni sırasında sarayın hamamında boğdurtmak oldu. Türk milliyetçileri ve dinciler Fatih Sultan’a toz kondurtmuyorlar ama Fatih Sultan Mehmet kundaktaki kardesini niçin boğdurduğunu öğrenmek istemiyorlar..

    Fatih, saltanat ailesi cinayetlerini ‘Kanunname’yle yasallaştırdı. Osmanlı’nın ilk kanunnamesi devleti korumaya alan önemli bir yasal düzenlemedir. ”Bu konunname atam ve dedem kanunudur. Benim, dahi kanunumdur. Ashab-ı Kiram bununla amel olanlar ha!” demektedir. Kardeş kanı pahasına maddelerden biri de şöyledir” Ve her kimseye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşlarım nizam-ı alem için katletmek münasiptir”

    Fatih Sultan öldükten sonra iki oğlu hayatta kaldı. II.Beyazıt ve Cem. Taht kavgasında Tahtı II.Beyazıt aldı. Cem İtalya’ya kaçtı. II.Beyazıt İtalya’ya kaçan kardeşi Cem’in peşini bırakmadı. Cem’in ülkede kalan çocukları Oğuz Han ve Ahmet Paşa’yı öldürttü. Rüşvet vererek İtalya’da yaşayan kardeşini boğdurttu.

    Kelleci Yavuz Sultan Selim

    Osmanlı padişahları arasında kelleci olarak bilinir. Nedeni ise Sadrazamının kellesini kendi elleriyle kestikten sonra kanlı kelleyi yanında taşıdı. İbreti alem olsun diye. Kelleci Yavuz, kardeşleri Şah, Alem Şah, Mahmut’u öldürttü. Mahmut’un oğulları Mehmet, Musa, Emin, Orhan ve Osman’ı boğdurttu. Büyük ağabeyi Sultan Korkut Mısır’a kaçmak isterken kaldığı yeri ihbar edenlerle birlikte öldürdü. Kardeşi Ahmet’le savaş yaptı. Kardeşi ile yaptığı Yenişehir savaşını kazandı ve kardeşi Ahmet’i işkence ederek öldürttü ve cesedini sergiledi. Amca’sının Bursa’da bulunan beş oğlunu İstanbul’a getirterek öldürdü.Kelleci Yavuz kitlesel vahşetini 50 bin Kızılbaşı öldürmekle caniliğine devam etti.

    Kanuni Sultan Süleyman; Kanun koyuculuğu sebebiyle Kanuni adini almistir.

    Milliyetçilerin ve dincilerin ‘cihan padişahı’ olarak andıkları Kanuni Sultan Süleyman. Osmanlı’nın savaşa doymayan padişahı. Sarayındaki şatafatlı yaşamıyla, zevki alemine düşkün padişah Sultan Süleyman. Osmanlı Padişahları arasında en uzun saltanatını sürdüren padişahtır. Osmanlının en ünlü ve en vahşi padişahıdır. Osmanlı zulmüne baş kaldıran Kalender Şah’ın önderliğinde gelişen Kızılbaş ayaklanmasını vahşice bastıran ve binlerce kızılbaşı vahşice katleden Sultan Süleyman. Muhteşem yüzyıl dizisinde gördüğümüz (Mustafa) öz oğlu öldürülürken oğlunun çığlıklarını zevkle dinleyen bir padişah’tır Sultan Süleyman. Pargali İbrahim’i de öldürtüyor.

    Şah ünvanı bulunan Kalender Çelebi, kızılbas (Alevi) kanaat önderidir. Vergi sisteminde yapılan haksızlıklara baş kaldıran Kalender Şah Çelebi, Türkmen kitleleriyle birlikte Maraş’ta ayaklandı.

    Şeyhülislam Ebu Suud’un Kızılbaş katli vaciptir fetvası çıktı.

İslamcıların gurur duyduğu Ebu Suud effendi kimdir?                                                                                                        

Yavuz Sultan Selim’in Şeyhül İslam’ı. Alevilerin; canları, malları, namusları size helaldir diye fetva veren islamcıdır..

Bakın Kızılbaşlar için ne diyor

İster okla, ister mızrakla, ister bıçakla olsun  Kızılbaşların (Alevilerin) kestiği mırdardır, yenilmez” diyen Ebu Suud, elimize geçirdiğimiz Alevi kadınlarını ne yapalım diyenlere verdiği cevap ise,

”BELİNİZE KUVVET ”. diyen bir İslamcıdır …

    Babasının gaddarlığına tanık olan oğul Beyazıt, korkusundan İran’a kaçtı. Kaçmasına rağmen İran’daki yandaşlarına rüşvet vererek oğul Beyazıt’ı İran’da boğdurtan Sultan Süleyman, bununla yetinmeyen Kanuni, öz torunlarından beşini öldürttü. Oğlu Mustafa’yı boğdururken yan odada çığlık seslerini duyuyordu.  İşte ”cihana” nam salan Muhteşem yüz yılın Kanuni’sinin şimdiki torunları tarafından bilinmek istenmeyen ve  görünmeyen yönleri.

    Sunni Dulkadirli Türkmenler katliamdan geçirildi.

    III.Murat tahta çıktığı zaman, Nizam-ı alem için” yani devletin ve hanedanın geleceği için 5 kardeşini boğdurttu. III. Murat’in yerine tahta geçen III.Ahmet, babasının ölümünden sonra kardeşlerini öldürdü. Kendi öz oğlunu uykuda boğdu.

    IV.Murat, annesi Kösem Sultan’ı işkence ederek öldürttü.

    IV.Murat’in yerine geçen IV.Mustafa ise III.Selim’i öldürdü. Cesedini kazıklara çakarak yaban hayvanlarına yem yaptı.

    IV.Mustafa’nın yerine geçen II.Mahmut tahta geçer geçmez IV.Mustafa’yı öldürdü. IV.Mustafa’nın annesini zehirletti. Bursa’da sürgünde ölen III.Mustafa’nın karısını ve çocuklarını İstanbul’a getirterek boğdurdu.

    Musa Çelebi ile Süleyman Çelebi arasında ki çatışmada, Süleyman Çelebi kaçarken köylülerin Musa Çelebi’den taraf olup, Süleyman Çelebi’yi öldürmeleri, bizzat Musa Çelebi tarafından, hanedana saygısızlık olarak görülmüş olaya karışan köylüler diri diri yaktırılmıştır.

    Yüzleşilmesi gereken resmi tarih ve Osmanlı mirası bu yönüyle de sorgulanmalıdır .

Yararlandığım kaynaklarÇ Erdoğan Aydın, Mehmet Bayrak, Taner Timur


Erdal Boyoğlu – 23.10.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑