..." /> Unuttuklarımız! - İskan Kanunu kimin için ! | Erdal Boyoğlu

Makaleler

Published on Kasım 6th, 2023

0

Unuttuklarımız! – İskan Kanunu kimin için ! | Erdal Boyoğlu


“14 Haziran 1934’te, kabul edilen ve ülkeyi “Türk kültüründen olan ve Türkçe konuşanlar” (has Türkler), “Türk kültüründen olan ve Türkçe konuşmayanlar”
(Kürdler) ve “Türk kültüründen olmayan ve Türkçe konuşmayanlar” (gayrımüslimler ve diğerleri) olarak üçe bölen İskân Kanunu’nu kim ne adına çıkarttı.

Takkir-ı Sükün kanununun amacı neydi?

Anadolu/ Mezopotamya’da Kürdleri/kızılbaşları, Rumları ve Ermenileri, Süryanileri kendileri için kendilerine uygun gördükleri bölgelere sürenler ne adına sürdüler?

“Ne Mutlu Türküm Diyene”, “Vatandaş Türkçe Konuş” dönemi kimin iktidarın da başladı? asimilasyonu ve inkarcılığı yaratan tek millet, tek din, tek dil demek ırkçılık değil mi?

Demokratik olmayan Tekçi Cumhuriyet rejimi 1927 de tartışılan ve en çok üzerinde durulan konu dil yasaklamaları ve asimilasyon gelmektedir. 1927 yılında alınan kararla Lazlar ve dilleri yok sayılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Türkçeden başka dil konuşulmamasını Doğu Anadolu’daki devlet memurlarının Kürdçe konuştuklarını bu konuda tamimler yayınlanmasını ve gerektiğinde şiddetli önlemler alınması, azınlıkların kendi dilleriyle konuşmasının yasaklanması engellenmesi ve Türkçenin, Türk Ocakları tarafından yerine getirilmesi önerilmiştir.
Her ne kadar sert ve şiddetten yana kararlar alınsa da Doğu Anadolu da Türk Ocaklarının bütün çabalarına rağmen yöre halkına Türkçe konuşmaya ikna edemiyor.
Kocaeli, Adapazarı vb Çerkezlerin, Boşnakların iskan edindikleri bölgeler Kütahya, Çanakkale vb asimilasyona tabi tutulması için Hükümete uyarı yapılıyor.
“Türk milliyetçiliği düşüncesinin Türk Ocakları tarafından gerçekleştirildiğini belirten İsmet İnönü’dür.
“Vatandaş Türkçe Konuş!” kampanyası Türk Ocaklari teşviki ve öncülüğünde geliştirilmiştir. CHP tarafından büyük destek verilerek güçlendirilmiş ve Türkiye’nin her tarafında örgütlendirilmiştir .
Şark Islahat planı’nında Kürtlerin , Kürdçe konuşmaları tamamen yasaklanmalı ve Türkçe konuşmaları sağlanmalıdır denmektedir.
Hükümet nüfusunu güçlendirmek için Kürd memur çalıştırılmayacak okullarda, belediyelerde, devlet dairelerinde , çarşı ve pazarda Türkçeden başka dil konuşanlar cezalandırılacaklardı.
Cumhuriyet rejiminde Şark Islahat Planı harfiyen uygulandı.
Kendi dilini konuşan halklara her türlü maddi ve manevi baskı uygulayan Cumhuriyet rejimi oldu.

1923 de sol, sosyalist, aydın , ileri ci ve komünistlerin desteği Mustafa Kemal’ den yana oldu.
Seçimlerde kemalist iktidarı desteklediler. Siyasal- teorik desteklerini Kemalist iktidarın kazanması için çaba harcadılar. Ancak seçim sonrası Kemalist iktidar, çok geçmeden muhalif olan tüm katmanları başta komünistlerin tasviyesine hız verecekti. Her türlü şiddeti uygulamaktan kaçınmayacaktı.
Ve sonuçta Mustafa Kemal düşüncesinde ” komünistler görüldüğü yerde ezilmelidir”
Buna rağmen,
bu sözüne karşı Komintern Mustafa Kemal iktidarını desteklemiştir.
Dr Şefik Hüsnü üzerinden seçimlerde Mustafa Kemal iktidarını olumluyarak destek verdirmiştir.
SSCB , Komintern’e her türlü siyasal kararı aldırtıyordu.
Dolayısıyla Dr Şefik Hüsnü’nün genel sekreter olduğu TKP nin bağımsız politika yapması düşünülemez.
Sovyetler Birliğinin siyasal çıkarları ağır basmıştır. TKP siyasal bağlamda bağımsız çizgisini değil, Komintern politikalarının çizgisiyle değerlendirmiştir
Nasıl ki Mustafa Suphi ve yoldaşları, Mustafa Kemal çetelerine kurban edildiyse. Dersim de Kürdler yine kurban edilmiştir.
Komintern TKP nin elini kolunu bağlamıştır. Komintern katı kurallar koyuyor. Kurallara uymayanlar atılıyor.
TKP’ ye bağımsız siyasal tercih yapma hakkı bırakılmıyor.

Takkir-i Sükün Kanunu’nun çıkarılması ve İstiklâl Mahkemeleri’nin kurulması bir dönüm noktasıdır.
Türkçü şiddet yanlılarının zaferidir.
Şiddet yanlıları Mustafa Kemal ve İsmet İnönü tarafından örgütlendirilmiştir.
Kürdistan da uygulanacak her türlü şiddet, sürgün ve asimilasyon temel görüş olarak benimsenmiştir.
Kürtlerin yanında siyasal mükafatı de “temizlemek, ezmek ” için Takrir-i Sükün isteyenlerin başında İsmet İnönü geliyordu.
İsmet İnönü kabinesi Kürdistan’ daki halk haraketinin ezilmesi konusunda askerî önlemleri hızlandırıyordu.
Kürd bölgelerinde sıkıyönetim hükümünün sürdülmesi için kararlar alınmıştı.
Olağanüstü yetkiler verildi.
Mustafa Kemal , daha önceden Kürtlere, batıda bütün muhalif gelişmelere karşı şiddet uygulamayı önceden hazırlanmış ve
tasarlanmış bir durumdur. Çünkü
her türlü muhalafet yasaklanmıştı.
Terakkiperver Cumhuriyet Fıkrası kapatıldı. Muhalif basın kapatıldı.
1927 ye kadar bütün muhalefetin hepsi susturuldu.
Mustafa Kemal iktidarı her şeye hakim olmuştu.
Diktatör yetkilerine sahipti. Her şey iki dudağı arasındaydı.
Cumhuriyet talebi;
Osmanlının ve İslamcıların dışında bir üçüncü göz Cumhuriyet olarak ortaya çıktı.
Bir an olumluluk olarak düşünelim, ancak sürece dair Türkçülüğü aşamadı. Türkçülük girdabında kaldı.

Cumhuriyet sorunu,
*Kürd meselesi
*Emek Sermaye meselesi

  • Farklılıklara bakış meselesi,
    Olarak bakmalıyız.

Düşüncenize şöyle bir;
21 Haziran-
4 Temmuz 1934’de Yahudilere uygulan sürgün tarihi inkâr edilmiştir.

Yahudilere karşı kışkırtılan Türkçüler ; Çanakkale, Gelibolu, Edirne, Kırklareli, Lüleburgaz, Babaeski’de Yahudilere saldırtıldı. Saldırılar da Yahudilere ait evler ve mağazalar yağmalandı, kadınlara tecavüz edildi, bir haham öldürüldü. CHF Trakya teşkilatının örgütlediği anlaşılan olaylar sonucu 15 bin Yahudi, mal ve mülklerini geride bırakıp can havliyle başka şehirlere, ülkelere kaçmak zorunda kaldı. Olaylar yatıştığında bilanço ortaya çıktı. CHF’nin hazırladığı rapora göre Trakya ve Çanakkale’de yaşayan 13 bin Yahudi’den üç bini İstanbul’a göçmüş, pek çok kişi mallarını yağmalarda, mülklerini ise yok pahasına sattıkları için kaybetmişlerdi.
Kötünün ırkı yoktur. Kötü her yerde aynı kötüdür. Dünyanın baş belası milliyetçiliktir.
Irkçılık; farklılıklara hiç bir zaman değer vermez ve vermediği için tahammülsüzdür.
Demokratik olmayan
Cumhuriyet rejimi;
Türkleştirme politikalarının en önemli hedefi , kendi dışında tüm farklılıkları temizleme, inkar ve asimilasyon etmekti.
Demokratik olmayan Cumhuriyet rejiminin hedefi,
Gayrimüslimlerden arındırma ve bütün varlıklarına el koyma avını gerçekleştirmiştir.
Osmanlı dönemi neyse
1927 leri sorguladığımız gibi bu güne bir göz attığımızda karşımıza Kürd sorunu, Emek sorunu ve Kızılbaş -Alevi sorunu katmer katmer siyasal İslamın kötülüğü de ortadadır.
Başka bir yaşam mümkündür Demokratik  Cumhuriyetle .


Erdal Boyoğlu – 06.11.2023

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑