Genel

Published on Mart 26th, 2020

0

Şekillenmesi bitmeyen şey: “Demokrasi” – Gül Güzel

Demokrasi için yer ve zaman belirlemek gerekmez. Demokratik hak ve talepler için her zaman ve yerde aktif olmak gerekir.

Demokrasi hakkında bugüne kadar öyle çok şey yazıldı ki, gelinen aşamada ise, bilmece gibi bir şey oldu artık. Herkese lazım olsa da, yalnız belli kesim ve bireyler onu kendi yararına kullanır hale geldi. Hatta birileri demokrasi vaatleri yaparken, hiç bulut olmayan bir havada, sicim gibi yağmur yağıyor sanırsınız… Yıllarca sivillerin seçtiği seçilmişlerden beklediği demokrasi, yaşadığımız yüzyılda kötü kullanılarak, halkın ve doğanın zararına işler hale getirildi. Bu yüzden bir çok ekolojik, ekonomik, iklim, doğa sistemlerinin çökmesine neden olundu. Demokrasinin halk meclislerine dayalı işletilmemesi, sivil toplumun temel hak, saygı, karşılıklı kabullenme, ayrımcılığa karşı kültürünü de tüketmeye başladı. Çünkü demokrasi, bütün egemenliğini sivil toplumun karşılıklı saygı kültüründen oluşturur. İçerisinde ırk, faşizm, emperyal, ötekileştirmeyi yaşatmaz. Bu değerler ancak yeniden tabana dayalı sivil toplum meclislerinin işleve geçmesiyle sağlanabilir. Aksi takdirde şu andaki Türkiye ve benzeri ülkelerdeki vahim sonuçlar kaçınılmaz olur.

Her kese bu kadar lazım ve gizemli olan ‘’Demokrasi’’ denen şey nedir?

Demokrasi, köken olarak Yunancadan gelir. DEMOS=Halk zümresi, ahali ve KRATOS= İktidar sözcüğünden türemiştir. Yani halkın iktidarı. Halbuki türediği ülkedeki, Aristo ve Platon(Eflatun) gibi filozofların çokça eleştirisine de maruz kalmıştır. Türkçeye ise Fransızca ‘’Démocratie’’ sözcüğünden geçmiştir. Ancak geldiğimiz süre itibariyle artık demokrasinin ithalat ve ihracatına başlandı. Özellikle bolca petrol, gaz ve diğer yeraltı zenginliklerinden dolayı ‘’Demokrasi getireceğiz’’ adı altında işgal, savaş, gasp etme gibi olaylar, 2003 yılından beri Ortadoğu’nun da kaderi haline getirilmeye başlandı. Çünkü küresel sermaye, büyük krizler yaşıyor…’’Özgürlük ve Demokrasi’’ vaatleriyle, hedeflenen petrol yüzünden Ortadoğu darbelerin, savaşların, gaspların ateşleri içinde yanıyor… Yanan demokrasi ve özgürlükler diyarı/coğrafyası şimdilik Suriye, İran ve Irak. Buna, şu an Türkiye’deki piyasa demokrasisini de ekleyebiliriz. Bugün Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki darbeler hala “demokrasi’’ adı altında yapılmaktadır. Demokrasi bahanesiyle/maskesiyle, tüm zenginlikler küresel sermayeye yem yapılmaktadır. Bu yüzden günümüzde demokrasi  “piyasa demokrasisi’’ dir. Alternatif çözüm ise, hakların bu oyunun farkına varıp, içerden veya dışardan gelen bu sahte demokrasiye karşı bilinçli ve kararlı bir şekilde durmasıdır.

Demokrasi yöntem ve yönetimi

Demokrasi, günde hepimizin defalarca söylediği, talep ettiği ve her yerde aramaya çalıştığımız bir hak, eşitlik arayışıdır. Gündemimize bu kadar oturttuğumuz demokrasinin direkt halklara indirgeyerek hak, adalet, eşitlik ve benzeri taleplerin güvenceye alınmasını sürekli birilerinden talep eder dururuz. Talep ettiğimiz demokrasinin “siyasi irade” diye seçtiklerimizden getirmelerinin nafile olduğunu bilerek, yine de bekleriz. Halbuki siyasi partiler ve siyasetçiler, hiç bir zaman demokrasiyi getirmezler; böyle bir dertleri de yok zaten. Çünkü iliriz ki, iktidarda olmayan parti ve siyasetçiler, demokrasi için seçmenlerine hep vaatlerde bulunarak “sakin olun, biz iktidara gelince gerekeni yapacağız’’ derler. Halbuki iktidarı aldıklarında, onlar da daha önceki iktidardakilere benzerler. O yüzden toplum kendi hakları, demokratik talepleri için sokaklara çıkarak, demokrasi de boş bırakılan yerleri doldurmak zorundadır. Demokrasi, bir idrak edebilme imgesidir. Demokrasinin metaforunu halkların birliği yaratır. Halkın içselleştirdiği demokrasi adaletini idrak edemeyen siyasetçilerden beklenemez; bu, kendini aldatmaktır. Bu yüzdendir ki, seçmenlerin siyasetçilere olan itibar ve güvenleri her gün azalıyor. Dolaysız/doğrudan demokrasinin uygulanmadığı toplum ve yerlerde yapılan seçimlerle, siyasi partilere dört yılda bir sandığa gidip oy vermekle, toplum adına alınan hiç bir karar ve yetkisine ortak olunmayan yönetimden demokrasi beklenemez. Çünkü yaşamımızda, zaman içerisinde günlük, aylık, mevsimlik değişimler kaçınılmaz oluyor. Bu değişimler gereği, yaşam alanlarında, yönetimin halka indirgenmemesi, alınan kararlara katılamaması demokrasinin işlemediğinin göstergesidir…

Demokrasi için zaman ve yer

Demokrasi için yer ve zaman belirlemek gerekmez. Demokratik hak ve talepler için her zaman ve yerde aktif olmak gerekir. Halkın ortak olmadığı ve fikri sorulmadan alınan kararlar, yapılan yasa değişiklikleri ve uygulamalar hiç bir şekilde demokratik tutum, uygulama olamaz ve kabul edilmemelidir. Kişinin düşüncesi, talepleri günlük demokrasinin temel mihenk taşları olmalıdır. Seçilmişlerin toplumdan uzak aldıkları karar ve uygulamalar, toplumun doğrusu ve demokratik hakları olamaz. Çünkü toplumdaki herkesin düşüncesiyle şekillenen ve verilen kararlar demokrasiyi oluşturur. O yüzden demokrasi için çalışmak ve emek vermek gerekir. Farklı etnik topluluklardan oluşan toplumlarda, doğrudan demokrasiyle adalet sağlanabilir. Halkın farklılıklarına dayalı olan istek ve talepler yazılı veya sözlü olarak yönetim modeli halinde hazırlanmalı…Hazırlanan bu dolaysız demokrasi modeli tabana indirgenerek, şeffaf şekilde inşa edilebilir. Bu şekilde ortak noktalarda buluşturularak verilen kararlar doğrultusunda, demokrasi halkın her kesimine indirgenerek, gerçek anlam ve önemini kazanır.

Demokrasi ve çeşitleri…

Demokrasi, siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla kitlelerin özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun, tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimidir. Gelinen aşamada ise, yaygınca kullanılan devlet sistemleri haline gelmiştir. Artık siyaset bilimcileri hangi sistemin daha iyi işlediğinden çok, hangi demokrasinin daha iyi işlediği tartışmalarına girmişlerdir. Bu sebeple demokrasinin çok sayıda değişik(liberal, komünist, sosyalist, muhafazakar, anarşist, faşist, oligarşi…) tanımı ortaya çıkmış bulunmaktadır. Halbuki demokrasi, azınlığın yönetim şekli olan Oligarşinin tersine, çoğulcu ve tabana indirgenen yönetim şeklidir. Demokrasinin satılmadığı, satın alınmadığı, halkların ortak, özgür haklarını koruyan şekliyle, topraklarımızda/coğrafyamızda inşa edilmesi dileklerimle…

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑