Makaleler

Published on Ekim 25th, 2022

0

Olmayan Düşünce Setlerinin Yok Oluşu (!) | Faik Akçay

AKP’li Ünal, büyük tepki yaratan konuşmasında:

Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama dile dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi Mao’nun Çin’de yaptığı kültürel devrimdir ve o da dile dokunmamıştır. Ama maalesef  bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir. Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz sadece konuşma ihtiyacımızı karşılayabiliriz” ifadelerini kullanmıştı”.1

“Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir” demek, uygarlık düşmanlığının dışa vurumu olsa gerek.

Cumhuriyetin değiştirdiği Arap dili, nasıl “bizim dilimiz” oluyor anlamak güç. Gerçekte küresel anlamda nitelikte, yeterlilikte olmayan kültür setlerinin nasıl yok edildiğini anlamak da oldukça güç.

Arap dili, kültürü hangi düşünceyi üretti? Dünya yazınına (edebiyatına), kültürüne, bilimine katkısı nedir? İnsanlığın ürettiği sosyoloji, psikoloji, yazın, yazın türünün değişik alanlarında, bilimde, felsefede hangi ürünleri verdiniz? Arap kültürü, diliyle hangi Nobel Ödüllerini aldınız? Hangi bilimsel buluşları yaptınız?

Bu soruların gerçekçi yanıtlarını bulmadan Osmanlı özentisinin bitmeyeceği açık.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Arap dilinden, kültüründen ayrıldığı 1928 yılından buyana Arap harflerinin, Arap dilinin konuşulduğu ülkelerde hangi gelişmeler yaşandı? Bu ülkelerin tümü yerlerde sürünmekte.  Doğal zenginlik kaynağı olan petrol olmasa açlıktan kırılırlar. İnsanlığın geliştirdiği, insanca yaşama, insan hak ve özgürlüklerine uygun yaşam biçiminin binlerce yıl gerisindeler.

Ünal, “bağışıklık sistemimizi” oluşturabilecek güçlü bir düşünme mekanizmasına sahip olmadığımızı kaydederek, “Çünkü güçlü bir dile sahip değiliz. Aslında bizim bir dönem münevver dediğimiz bir dönem aydın dediğimiz, zihni hakikati arayan, hikmeti arayan ve peygamber efendimizin yani bir Müslümanca bakış açısıyla Allah’ım bana eşyanın hakikatini göster dua ettiği eşyanın hakikatini arayan adamdır. Entelektüel ideolojik angajmanı olmayan adamdır. Nefretin, zihni kirletmeyi izin vermeyen kişidir” söyleminde bulunuyor.

Türkçeyi, bu topraklarda konuşulan başka dilleri beğenmeyerek Arap diline övgü yağdırmanın anlaşılır, benimsenebilecek bir yanı yok.

Mahir Ünal, “bağışıklık sistemimizi” oluşturabilecek güçlü bir düşünme mekanizmasına sahip olmadığımız” saptamasında gerçek bir yorumda bulunuyor(!) “Güçlü bir düşünme yeteneğimiz” olsa, bu düşünceleri taşıyanların başımızda, yöneticimiz olmalarının olanağı olmazdı. Bu ülkeyi yalan dolanlarla oyalayarak insanlığın gelişim çizgisi dışında tutanlara yaptıklarının bedellerini ödetirdik. Ülke insanının karanlığa, bataklığa doğru sürükleyenlerin seslerini, soluklarını keserdik.

Toplumun yüzde 95’inin bilmediği bir alfabeyi (her biri dildeki bir sese karşılık gelen sesler ‘harfler” dizisi’ni değiştirmek, %3’ü okuryazar, %97’si okuma yazma bilmeyen, gerçekte bilinçsiz olan halk yığınlarının bilinçsiz kalmalarını sağlayacak bir eylem olamaz.

“Matbaanın ilk kez kullanılması Uzak Doğu’da başlamıştır. İlk matbaa, ağaç oyma tekniği kullanarak, MS 593’te Çin’de kurulmuş, ilk basılı gazete de MS 700’de Pekin’de çıkmıştır. Dokuzuncu yüzyılda, Çin’de ilk basılı kitap, şu an İngiliz Kütüphanesi’nde bulunan 11 Mayıs 868 tarihli Diamond Sutra’dır”.2

Çin’de ilk matbaanın kuruluşundan 1234 yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu’na matbaa gelmiş, 1236 yıl sonra ilk Türkçe kitap basılmış. Osmanlı İmparatorluğu yalnız Batı’daki gelişmeleri değil, Doğu’ da, dahası Dünya’da yapılan değişimleri görememiş.

“1450’de Johannes Gutenberg, ortağı Fust ile birlikte Almanya’nın Mainz şehrinde metal harflerle basım tekniğini bulmuş ve matbaaya uygulamıştır”.3

Batı’dan (Almanya’dan) 279 yıl sonra Osmanlı İmparatorluğuna matbaa gelebilmiş. Kitap basımı, kültürün yayılması gibi gelişmelerin, Avrupa’da tazı, Osmanlı İmparatorluğu’nda ördek adımlarıyla ilerlediğini vurgulamak gerek.

“İlk Türk matbaasını da 16 Aralık 1727’de İbrahim Müteferrika kurmuştur. Basılan ilk Türkçe kitap ise Vankulu Mehmet Paşa‘nın “Vankulu Lügati”dir, bu kitap yine ilk Türk matbaası olan İbrahim Müteferrika matbaasında 31 Ocak 1729 yılında basılmıştır”.4

Öykünülen, bu ülkeyi Arap kültürüne, Osmanlı İmparatorluğu koşullarına taşımaya çalıştıkların gösterdikleri resmin gerçekleri bunlar.

Osmanlı İmparatorluğu’nda da, Arap kültüründe de ulaşılamayan bir uygarlık, bir kültür birikimi yok. Yok edilen kültür diye yakınılan, aslında olmayan kültür. Bilimin, felsefenin gelişemediği bir kapalı kutu bu uygarlıklar.

Kişisel, sınıfsal çıkarlar uğruna, 85 milyonluk bir ülkenin insanını, insanlığın canıyla, kanıyla oluşturduğu uygarlığı karanlıklara gömerek, ülkeyi, insanımızı çağın gerilerine taşıma kötülüğü, insanımızın geleceğine çok büyük yaralar açacak.

—————————————————

1.     AKP’li Mahir Ünal’ın Harf Devrimi düşmanlığına Mehmet Ali Çelebi sessiz! https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/akpli-mahir-unalin-harf-devrimi-dusmanligina-mehmet-ali-celebi-sessiz-199522

2, 3, 4. Matbaacılık – Vikipedihttps://tr.wikipedia.org › wiki › Matbaacılık


Faik Akçay – 25.10.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑