Makaleler

Published on Ekim 14th, 2022

0

Toplumun suskunluk sarmalıyla kuşatılması | Faik Akçay


Bu suskunluk da kendilerini kurtaramayacağa benzemekte. Eninde sonunda gerçekler, yalanlar, yanlışlar bir yerlere toslayacak, gerçekler ortaya dökülecektir.

‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” TBMM’de, AKP, MHP oylarıyla yasalaştı.

Yasa, bu toprakların insanını suskunluk sarmalının acımasız ipleriyle boğacak,  ülke insanının insanlıkla bağları koparılarak, ülkeyi Dünya’dan soyutlayacak. Dünya ülkelerinin Türkiye Cumhuriyeti’yle ilişkilerinin kesilmesi ya da her türlü ilişkinin pazarlık konusu yapılmasının sağlanması çabasında oldukları anlaşılıyor. İstenen bu.

Türkiye 180 ülke içinde 149’uncu sırada yer alıyor. Ülkede 100’e yakın gazeteci tutukevinde.

Yasa yalnızca kitle iletişim araçları, organları çalışanları, gazeteciler, yazarlar, çizerler, sivil toplum kuruluşları çalışanları, hükümete karşı olan siyasal partiler için değil, büyük halk yığınlarının doğru bilgi edinme haklarına yapılan bir saldırı niteliği taşıyacak gibi duruyor.

Yasanın çok tartışılan 29. Maddesi şöyle: “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.”

Halk arasında endişe, korku ya da panik yaratmak amacıyla, dış güvenliği, kamu düzeninin bozulmasını sağlayacak yalan bilgileri yayanlar belli. Bunları halk yığınları arasında aramaya gerek yok.

Egemen güçlerin, halk yığınlarını susturmak için başvurdukları kurallar, bunların yöntemleriyle ilgili yapılan bilimse bir çalışmanın bazı bulguları şöyle:

“Aile, kilise, devlet, kamuoyu gibi otoritelerin kurallarına ve normlarına göre oluşan törel bilinç insanı yaşamı boyunca etkilemektedir. İyi törelbilinç otoritenin isteklerine boyun eğdiği için bireye güven duygusu yaşatırken suçlu törelbilinç, otoritenin isteğine karşı geldiğinde cezalandırılmakta ve bireye korku, güvensizlik ve terkedilme tehdidini yaşatmaktadır (Fromm, 1985, s. 160-161). Birey kamuoyu baskısına içsel bir dışlanma korkusuyla karşılık verirken kamuoyunun tasarımını yapan görünen veya görünmeyen iktidara verdiği tepki verili hâle gelmektedir. Bunun sonucu olarak birey, doğasından uzaklaşarak kamuoyu kanaatlerinin talep ettiği tutum ve düşünceye uygun davranışı sergilemeyi konformist bakış açısıyla tercih etmektedir. Toplumda hâkim olan duygu, düşünce ve değerleri kabul eden birey kabul görürken reddeden bireyler ise Selek’e göre iktidar tarafından dışlanmakta, inkâr edilmekte ve yok sayılmaya çalışılmaktadır. Genel geçer toplumsal değerlere uygun olmayan tavır, tutum ve düşüncelere sahip olan bireyler yine toplum tarafından dışlanmakta sosyal mobbinge maruz kalmaktadır (Selek, 2001, s. 15).

Vatandaşların demokratik sistemlerde siyasî iktidarın hem sahibi, hem de siyasi iktidarın buyruğu altına girdikleri görülmektedir. Sivil iktidarları doğrudan veya dolaylı şekilde seçme hakkını kullanarak belirleyen vatandaşlar, birer özne olduğu gibi devletin emirlerine boyun eğmek suretiyle de siyasî iktidarın nesnesi olmaktadırlar (Aron, 1973, s. 137). İktidar propaganda yöntemiyle kitlelerin fikirlerini ve kanaatlerini yönlendirmeyi kitle iletişim araçlarını etkin şekilde kullanarak büyük ölçüde kamuoyu yaklaşımlarıyla gerçekleştirmektedir. Bu nedenle Kapani (1992) iktidarı, “kuvvet ve rızanın toplamı” olarak tanımlamaktadır. Kuvvete sahip olan iktidarın görüntüsü oy birliği, tabi olanlar arasında ise rıza görüntüsü hâkimdir (Scott, 1995, s. 90). Tarih boyunca iktidarlar egemenliklerini devam ettirebilmek için bireylerin büyük çoğunluğuna seyirci olma gibi pasif roller dayatmışlardır. Suskunluk sarmalı kuramı özellikle kamuoyu kavramının gücünün keşfedilmesinden sonra kamuoyunun bu dayatmayı araç olarak kullanıldığını kanıtlamaktadır (Neumann, 1988). İlkel dönemlerde iktidarlar insanlar üzerinde teşhir amaçlı ve korku salmak için fiziksel güç kullanmakta iken (Scott, 1995) günümüzde iktidarlar ürettikleri kamuoyu yöntemleri ve politikalarıyla, ikna etmek ve rıza üretme ile (bk.: Yaylagül, 2013, s. 149; Keane, 1992, s. 77; Chomsky, 2002, s. 26-27; Herman & Chomsky, 2012, s. 20) kitleleri yönlendirmek ve yönetmek istemektedirler”.1

Halk yığınlarının sesini soluğunu kesip çetelerin istedikleri gibi at oynattıkları bir ülke peşinde oldukları anlaşılmakta.

İletişim Başkanlığı kolları sıvadı

T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, henüz yasa TBMM’den geçip yürürlüğe girmeden, bir parça da bu yasanını yürürlüğe girmesini kolaylaştırmak amacıyla olmalı, sosyal medyada yayınlandığını düşündükleri bilgilerle ilgili raporlar hazırlamaya başladı. Bu alan haber kovalamak değil, yönetenlerin zararına olacak gerçek bilgileri önleme çabası gibi gözükmekte.

Bu raporlar çok yakında kimlerin izleneceği, yargılanacağı, tutuklanacağının ön hazırlıklarına dönüşecek. Savcılara, yargıçlara dosya hazırlama çalışmaları için ipuçları verecek gibi gözükmekte..

Ekonomik yıkıma ses çıkarılamaması

Ülkenin sokulduğu ekonomik yıkıma ses çıkarılmaması, seçin sürecinde yalan, yanlış bilgilerle kitlelerin kandırılıp oyların kendilerine çekilmesi, bunun için geniş halk yığınlarını suskunluğunun sağlanması amacıyla böyle yasal düzenleme yapılması düşünüldüğü kuşkusu yaygın.

Uluslararası Basın Enstitüsü Başkan Yardımcısı Scott Griffen, konuyu şöyle değerlendiriyor:

“Türkiye’de sosyal medya, belki de diğer ülkelerden daha fazla bir biçimde haber alma, bilgi alma kaynağı. Bu yasal düzenlemeyle bu platformlara da sınır gelmesi ihtimal dahilinde. Örneğin ana akımda kendine yer bulamayan, dışlanan pek çok gazeteci topluma bilgiyi Youtube kanalları üzerinden aktarıyor. Bu alanlara gelen sınırlama toplumun doğru bilgiye ulaşma hakkı açısından ne ifade ediyor?

Türkiye’de hükümet zaten medyanın yüzde 95’ini kontrolü altından tutuyor, bu yasa ve önceki sosyal medya yasasıyla beraber kalan yüzde 5’i üzerinde de kontrol kurulmaya çalışıldığını söylemek mümkün. Kalan bu alanlar insanların fikirlerini ifade edebildiği, alternatif ve çeşitli bilgi akışına ulaşabildiği, sadece medya değil, siyasi partilere de erişebildiği adreslerdi. Buraları sınırlandırmak ve kontrol altın almak için bu yasanın çıktığını ve bu yasanın da kesinlikle seçimle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bu aynı zamanda demokrasinin kendisine de büyük bir tehdit. Zira demokrasi aynı zamanda farklı fikirlerin özgürce ifade edilmesini de esas alıyor. Zaten Türkiye’de çok az kalmış bu alan şimdi yeni bir girişimle sınırlandırılıyor. Aslında bu daha önce Rusya, Macaristan gibi pek çok ülkede seçim öncesi veya sürecinde gördüğümüz bilinen bir taktik. Rusya’da bunun Ukrayna Savaşı öncesinde başlamış olduğunu söylemek gerekiyor.

Ancak şunu da söylemem gerekiyor; Türkiye aynı zamanda medyadaki direncin de yüksek olduğu ülkelerden biri. Gazeteciler hâlâ bir yolunu bularak topluma bağımsız biçimde haber/bilgi aktarmaya çalışıyor”.2

Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Koordinatörü Renan Akyavaş’ın konuyla ilgili görüşleri de şöyle:

“Bunun toplumun genel olarak serbest bilgi dolaşımı hakkına erişmesi açısından büyük bir tehlike olduğunu düşünüyoruz. Twitter ve diğer sosyal platformlar, bireylerin bilgi almasına, özgürce tartışmasına, hükümet yetkililerini eleştirmesine olanak sağlıyor. Bu platformlar hem sembolik hem de pratikte insanların fikirlerini beyan edebildiği son yerler. Bu nedenle; evet, yasa gazeteciler için olduğu kadar toplumun bilgi alma, fikir edinme ve fikir belirtme hakkına da tehdit oluşturuyor. Yasa geçtiğinde hükümet zaten yüzde 95’ini kontrol ettiği medya kuruluşlarından kalanlarının da etkisini, gücünü azaltabilecek

Uluslararası kuruluşların Türkiye’de medyanın büyük bir devlet kuşatması altında olduğunun farkında olduğunu biliyoruz.

Zaten RTÜK, muhalif kanalları yüksek para cezalarıyla ve program durdurmayla cezalandırıyor. Benzer biçimde Basın İlan Kurumu üzerinden muhalif medya kuruluşlarına reklam gitmesi engelleniyor yani gelirlerine set çekiliyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu üzerinden bazı sitelere, haberlere erişim engeli konuyor. Bu yapılar sistemli ve mekanik denebilecek şekilde çalışıyor. Sosyal medya, hükümetin Sosyal Medya Yasası’na rağmen kontrol altına alamadığı tek alandı. Şimdi bu yasayla istisna kalan bu alan da kontrol altına alınmaya çalışılacak”.3

Bu suskunluk da kendilerini kurtaramayacağa benzemekte. Eninde sonunda gerçekler, yalanlar, yanlışlar bir yerlere toslayacak, gerçekler ortaya dökülecektir.

————————————————–

1.       SUSKUNLUK SARMALI KURAMI BAĞLAMINDA İNSAN …https://dergipark.org.tr › download › article-file

2.     Uluslararası Basın Enstitüsü temsilcileri: Dezenformasyon Yasası sadece medyaya değil tüm topluma tehdit https://artigercek.com/politika/dezenformasyon-yasasi-sadece-medyaya-degil-tum-topluma-tehdit-226796h @artigercek aracılığıyla

3.    Aynı kaynak.


Faik Akçay – 14.10.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑