Makaleler

Published on Aralık 2nd, 2022

0

Kabul edilmeyen gerçek kimliklerimiz ve biz ötekiler! | Gül Güzel


Kimliği üzerinde mimari genetik oyunların oynandığı tekçi zihniyetin dışında kalan diğer halk grupları, sürekli kendi gerçek kimliklerine yabancılaştırıldı-yabancılaştırılıyor. Bu vesileyle aynı zamanda kendi kendilerine yabancılaştırıldı-yabancılaştırılıyor !

Bir konu hakkında düşünmek, konuşmak için o inkar edilen gruplara ait olmak gerekir ki, gerçekleri çarpıtmadan anlatabilesin… yani ben ve benim durumum-konumumda olanlar gibi…

Ben aslen Qoçgiri doğumlu ve Alişer/Zarife’lerin ardılıyım. Diğer bir söylemle Kürt ve Alevi’yim yani öteki… Ardılları olduğum o insanlar, inkâr edilen kimlik ve inançları için verdikleri mücadele sonucu imha edildiler…En son göç mekanımız olan İstanbul’da yürümeye başladığımdan beri sürekli hem ailem hem de ilkokula ayak bastığım andan itibaren kendi kimliğim dışında, üstelik ırkçılık mayası ile büyümeye başladım…Daha sonra Almanya’ya gelince, kendi kimliğim ve soyumu araştırma imkanım oldu; yani Alişer ve Zarife gibi bütün inkarlara rağmen kimlik bilincimle, etrafımdaki bütün kimliklere de aynı saygı ve kabullenmeyle yaklaşarak yaşamıma yön verdim.

Ben bu çalışmaları yürütürken, inkârcı faşist sistemin acılarını az çekmedim. Hal böyle olunca, kimlikleri inkâr edilenler hakkında yazma gereği bütün imgeleriyle beynime mütevazice, haydi yaz! demeye başladılar.

Doğduğumuz topraklar dışında okula gittiğim süre içinde, çocuk kalbinin saflığıyla Arap, Kürt, Azeri, Laz, Çerkez, Gürcü, Rum, Ermeni, Êzidî, Arnavut , Asuri olduklarını gizlice söyleyebilen Türk olmayan arkadaşlarım olmuştu. Ama şimdi uzaktaki o ülkeyi izlediğimde haksızlık, hukuksuzluk, hakaniyetsizliğin hakim olduğu tek inanç, tek ırk ve tekçi düşünce- siyasi imha üzerinde varlığını sürdürmeye çalışan bir rejimden öte bir şey göremiyorum. Hatta kadın cinsinin de inkâr, imha, sömürü altında tutulan bir yönetim sistemi ve iktidar. Bunların yanında sesleri cılız da olsa çıkan Aleviler ile her halkın kendi kimliğiyle dostça bir arada yaşayabileceği ideolojisi etrafında kimlik mücadelesi veren Kürt halkı var. Peki, yukarda adlarını saydığım diğer kimlikler nerede? Kendi dilleri ile anadil eğitimi alıyorlar da bizler mi bilmiyoruz!..

Kürt halkından, Alevi inancında olanların dışındaki diğerleri, başkasına benzemeden kimlik ve inancını özgürce eğitim alanında ve toplum içinde sürdürebiliyorlar da bizler mi duyup, görmüyoruz? Halbu ki, bu renkliliğe ne kadar da hasretiz. Beraber, eşit şartlar altında yaşayabilmenin güzelliklerini ne çok severdik mütevazi yüreğimizle. Gökkuşağı renkleriyle yalnız yağmurdan sonra açan Güneş ışınları süreciyle kısıtlı olmadan. Bu hasret, özlem hep bizimle kaldı gizemini koruyarak şimdiye kadar.

Kendimiz olamamak gibi yüzyıllardır dayatılan bir kimlik, inkâr, başkası olma sorunlarını yaşıyoruz. O kadar uzun bir süre bu inkârla eğitildik ki, nerdeyse gerçek kimliğimizi unuttuk artık. Bize unututturulan bu kimliklerimiz, bir de muktedir sistemin ayakta kalması için birbirine düşman edildi. Başka kimlikte olan komşumuzun mal varlığına el koymak, talan etmek, evinden-barkından etmenin yanısıra kadınlarına tecavüz etmeyi bile kendimize hak bildik!!! Yani manevi inkâra eklenen maddi çıkarlarla da sürdürülen ırkçı, faşizan, feodal tutumla varlığını devam ettirenler!

Ben Osmanlı çocuğuyum! diyebilen ardıllar bugün kendi varlıklarını beni, seni, bizleri, onları yok etme üzerinde sürdürmeye çalışıyorlar. Osmanlı olmanın bir kimlik veya inanış değil de iktidar-imparatorluk yönetim şekli olduğunu bilmeden büyüyen çocuklar yetiştirildi o ülkede. Pek de başarılılar bu TEK IRK egemenleri. Çünkü biz ötekileştirilen, ötekilerin biraraya gelememe sorunu var; bütün farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğu düşüncesi etrafında toplanamadık. İstanbul Kadıköy’de, Kürt özgürlük asktivistlerin kültürlerini yaşatabilme düşüncesiyle açtıkları LAZ derneği gibi…Kazım Koyuncu’nun özgürük çığlıkları Karadeniz’den Dağdaki çocuklara, Aram Tigran’ın Yunanistan’daki mezarı,AMED’i özleten imgeleri duygularıma kelepçe oldu bir anda…

Biz farklı kimlik ve inançtan olan insanların, bir ülke toprakları üzerinde yaşıyor olmamızın verdiği-vereceği varlığımızın kabulü kimleri rahatsız edebilir ki? Bütün bu kimliklerin biraraya gelip, yönetim merciilerinde olmaları halinde gerçekleşecek çok kimlilik, inanç ve yanısıra kadın temsiliyeti neden Türkiye gibi bir ülkenin kaderi olmasın ki? Bu renk mozağine tekçilik zihniyetinden başka kim hayır! diyebilir ki?

O zaman kendimizi unutmaktan, inkâr etmekten vazgeçip, sömürülmekten kurtulmamız an meselesi olmaz mı? Neden bu kadar geniş halk topluluklarıyken, tek ve inkârcı bir kimliğe kendimizi mecbur ediyoruz ki? İşte bu soruların cevabı da biz inkâr ve imha edilenlerde. Yani dert de, derman da bizde. O halde yüzyıllardır kanayan, kanattırılan yaralarımızı sarmanın zamanı gelmedi mi?

Hodri meydan zamanı!

Biz istersek, karar verirsek, başkasından beklemeden adalet ve hukuk çerçevesinde birlikte yaşamı güzelleştirip, yaşarız. Sadece alev almayı bekleyen bu kuru kütükleri tutuşturacak ateşi yakmamız gerekiyor. Her taraf asrın en muhteşem parfümü güzelliğinde Laz, Çerkez, Kürt, Arap, Türk, Yahudi, Ermeni, Rum, Gürcü, Asuri, Arnavut kokacak…Hep birlikte özgürlük mümkün; yeter ki Tekçilik zihniyetinden kendimizi arındırabilelim. O halde Birlikte Onurlu Özgür Yaşamaya Hodri meydan! Diyelim.

Çıkarcı, imhacı, tekçi zihniyetin varlığını sürdürmek için uyguladığı katliam, gaspçı imha savaşlarını ancak bu halkların birlikte kuracağı yönetim şekliyle, başkası olmadan, kimliğinden dolayı korkmadan, inancını saklamadan, cinsinden dolayı utanmadan, acılarından oluşan ağıtlarını sevince dönüştüren şarkılarında, türkülerinde kendi dilleriyle söylemeye hodri meydan!

Ben olarak, başkasına benzemeden-benzetilmeden kendi kimliğine yabancılaştırılmadan, düşman edilmeyenler olmak için Hodri meydan!

Kadınların çıkar-gaspçı savasşlarda ganimet sayılıp, tecavüze uğramasına, sex işçisi olarak pazarlarda satılmasına, katledilmesine karşı birlikte mücadeleye Hodri Meydan!

Tekçi ırk ve zihniyete karşı olup, onlara benzemeden, özgür kimliğimizle onurlu bir özgürlüğe sevdalılarla ortak mücadelede buluşmaya Hodri meydan!

Ben Arap’ım, Türk’üm, Kürt’üm, Laz’ım, Ermeni’yim, Yahudi’yim, Asuri’iyim, Çerkez’im, Rum’um, Êzdî’yim, Müslüman’ım, Alevi’yim, Hıristiyan’ım, Musevi’yim, Katolik’im…diyerek bir arada onurlu yaşama ‘Evet’ diyenlerle birlikte mücadeleye Hodri meydan!!!

Bizler kimlik ve inançlarımızı kabul edip, onunla birlikte yaşamayı benimsersek, hiçbir iktidar ve sistem bize engel olamaz. Kendini tanıyıp, kimliği ve inancıyla halklar bahçesinde yer almak isteyenlere Hodri meydan artık gelin! Gel ne olursan ol,Gel! diyoruz. Birlikte muhakkak başaracağız…


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 02.12-2022

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑